Göbek mi atalım?

    Çare Sarı Gülde mi,  Abartma Sırası Gelende mi?  

    Dün, insan emeğine, özgür düşünceye, bilime, felsefeye ve insan olana dair güzel olan ne varsa devletin uyguladığı inkar ve imha bu gün devletin içine çöreklenmiş Tayyoş efendi ve etrafındaki gangster çetesi tarafından yağma, talan, sömürüde hız kesemeden devam ediyor. Üstelik ve çok daha kötüsü; arsızlık, yolsuzluk, hırsızlık alenileşmenin ötesinde siyasetteki iğrenç propaganda dili ile “yatırım, kalkınma, ülke ekonomisi” vb yalanlarla devlet, devletin tahakküm aracı hükümet tarafından meşrulaştırılırdı. 

    Çare sarı gül değil, çünkü sarı gül ayrılık demektir. 

    Çare Twitt atarak haksızlığa tepki göstermek de değil o gerilerde kaldı, o dündü çünkü dün olduğu gibi bir düğmeye basarak interneti kapattıklarında “ben şimdi ne yapacağım, çaresiz kaldım” diye, salak salak düşünüyormuş gibi salağa yatmayın diye söylüyorum çare; bu gün haksızlığı sokağa çıkıp “slogan atarak” haykırma zamanı.


    Çok sağ olsun bir Kızılderili büyüğünün gider ayak "beyaz adama" laf sokmak isterken dediği;

    “Son ağaç kesildiğinde, Son nehir kuruduğunda, Son balık avlandığında, İşte o zaman paranın yenmediğini anlayacaksınız” sözü yüzünden "paranın yenmediği" herkes gibi beyaz adam da öğrendi ve biliyor artık.

    O zamanlar lafla peynir gemisinin yürüdüğü zamanlardı. Bu gün gemi battı ve yarın deniz de kuruyacak. 

    İsterseniz "Abartma canım, deniz de kurur mu" deyin ve bana inanmayın. Ve evet gerçekten abartıyorum ama önce onlar başlattı. 

    Yağma, talan, emek sömürüsü artarak hız kazandığı gibi aç gözlü beyaz adamın "kar hırsı" nedeniyle, beyaz adamların zevki artsın sefası devam etsin diye, bir nedeni de, toplam tüketim hacminin çok üzerindeki gereksiz ve "en düşük maliyetle" üretim sonucu oluşan, atık ve çöplerin sadece plastik atıklardan oluşan ve sadece denizlere atılmış olanların deniz yüzeyinde kapladığı toplam alan bir kıta büyüklüğünü çıtan geçti. 

    Delik deşik olmuş ozon tabakasına bir de ben girmek istemiyorum. Gerek yok.   

    Beyaz adamlar ve ülkemizdeki işbirlikçileri (bizde ki karşılığı ""uzun adam" mola") bizden çaldıkları ile gerekirse ayda yada bir uzay üssü kurup zevki sefa içinde yaşamaya devam edecekler. 

    Evet abartıyorum daha da abartacağım. Çünkü çare bana abarttığımı söylemek de değil. 

    Attıkları yalanlar ve bombalarla uzun adam memleketi yesin bitirsin, beyaz adam dünyayı yok etsin sıra bize gelince, twit atma, slogan atma, taş atma... 

    Bu manzara karşısında göbek mi atalım? 

    Yani çare; twit atanın slogan atması, slogan atanın taş atması, taş atanın molotof atarak beyaz adamın evini yakması, molotof atanın kurşun atması. 

    Bu savaşı "beyaz adam" başlattı ve beyaz adam güçsüz olana ettiği zulmü abartarak artırmakta! Beyaz adama "abartama" demek de çare değil. 

    Savaşı bizim bitirmemiz gerek.

    Savaşı "beyaz adam" olsa da bitirmesi gereken bunu attığınızı şeyi bir tık artırarak yapabiliriz. Biz bunu yapmazsak "beyaz adam" doğaya ve dünyaya düşmanlığını öylesine abarttı ki eğer savaşı kazanırsa şu anda sadece biz ve dünya değil tüm insanlığın geleceği ve tüm evren tehlike altında. 

    Beyaz adam ölmeli, savaş bitmeli! 
    Abartma sırası artık yer yüzünün lanetlilerine geldi! 

    Yorumlar

    Bu blogdaki popüler yayınlar

    ağlayan adam fethullah gülen ve nur cemaati ve dershaneler