Sorualmayan Sorular

Erdoğan'ın En Büyük Korkusu? Recep Tayip Erdoğan'ın asıl korkusu, bin bir türlü algı yönetimi teknikleriyle zihinleri, bilinçleri, beyinleri allak bullak edilmiş kitlelerin her an seçmen kitlesi olmaktan vazgeçebileceğidir. Yıllardır beyni ve vicdanları din ile kirletilip karartılan zihinleri ve bilinçleri robotlaştırılmış olmanın çok ötesinde kapkara kodlarla kodlanıp zehirlenen bir kitle var. Bunların sayısı hiçte az değil. Ve bu salaklaştırılmış, cehalete itilmiş bencilleştirilip dibine kadar çıkarcılaştırlan bu insanlar öylesine kaypak öylesine gevşek ki her an Tayip Erdoğan'ın seçmeni olmaktan vazgeçebilirler. Kişisel bir örnek vermek istiyorum ki zaten bir çoğumuz bu ve benzer durumlara şahitlik etmekteyiz; Ecevit iktidardayken, ülkücü bir arkadaşıyla kavga edebilecek kadar Ecevit'çi olan biri şimdi ne hikmetse koyu Tayip'çi. Daha dün FETÖ ye (FETÖ ile ilgili yada ilgisiz, ilişkili yada ilişkisiz) methiyeler dizen binlerce, yüz, binlerce milyonlarca

Peki Şimdi Ne Olacak? Referandumdan Sonra Hemen herkesin merakla sonucunu beklemekten ziyade, bitip geçse de kurtulsak ruh haliyle karşılayıp atlattığı bir referandumu geride bıraktık Şimdi ise hemen herkesin aklındaki soru şu: Peki şimdi ne olacak? Herkesin kendisine sorduğu bu sorunun cevabını ise maalesef kimse bilmiyor. Aziz Nesin’in ülkesi neticede burası Türkiye. Evet Tayip Erdoğan artık başkan. Fakat sizce bir ülkenin kaderi; o ülkenin başındaki kişinin sadece sıfatının referandumla değişmiş olsa bile bu kadar kolay farklılaşabilir mi? Bu soruya evet diyebilmek için sanırım bırakın Türkiye'yi dünyaya bir kaç bin ışık yılı uzaktan bakar gibi gerçekleri görememek gerek. Bir ülkenin kaderi vaat edildiği gibi hemence değişmeyecekse, o zaman şimdi ne olacak? Alavere Dalavere Kürt Memet askere. Mazlum ve çilekeş Kürt Halkı ülkenin kaderine farkına bile varamadan yön verdi yüz yıllık ezilmişliği ile. OHAL in en koyu ve katmerlisinin yaşandığı Kürt İllerinde

Kemal Kurkut Neden Öldürüldü? Devlet neden insanları öldürüyor? Neden sorularımın cevabını veremiyor kimse?

 pelikan dosyası Selam Olsun! Hocanın ekibi yeterince konuştu. Hocalarıyla beraber yeterince ortalığı karıştırdı. Biraz da biz konuşalım mı? Biraz da, REİS için canını feda edecekler konuşsun mu? Çok az kişi aslında neler olduğunu biliyor. Kabus gibi. Hani çığlık atarsınız da kimse duymaz ya.. İşte öyle bir şey. Hani herkesin ortasında cinayet işlenir de kimse aldırmaz ya.. İşte öyle. Yani benim hissettiklerim öyle. Her şey ortada, ama gören yok. İnsanlar uyumak yerine, sırf ortada olanı görmeyi başarabilselerdi, benim bu yazıyı yazmama gerek kalmazdı… Buradan çığlık atıyorum. Duyun artık: Hanımlar! Beyler! Burası dehşet bir ülke. Hiçbir şeyin yüzeysel bir bakışla görülemeyeceği bir ülke. Üzerinde tüm süper güçlerin satranç oynadığı bir ülke. Öyle Ergenokun’u pasifleştirmekle, paraleli tırstırmakla falan, bir günde güllük gülistanlık olacak bir ülke değil. Bir haini def etseniz, yerine hemen yenisini getirirler. Öyle kolay kolay, bi

Erdoğan'a darbe yapılacak mı? ABD'li stratejik düşünce kuruluşu  AEI yeni bir yazı yayınladı. Bu yazıda Türkiye'de askeri darbe ihtimalinin giderek arttığını vurgularken bu ihtimalin nedenlerini de yazıda şu şekilde belirtti; Güvenlik dışında özellikle ekonomik alanda Türkiye'nin sıkıntılı bir süreç içerisinde olduğu, özellikle özel sektöre ait borçların kontrol edilemeyecek düzeyde olduğu ve özellikle Rus Savaş uçağının düşürülmesi ile birlikte Rusya ile yaşanan gerilimin gerek tarım ihracatı gerekse turizm gelirlerinde belirgin bir düşüşe sebep olacağı belirtilen yazıda, değer kaybeden Türk Lirası nedeniyle alım gücü azalan halkın sosyal açından da yıprandığı vurgulandı. Bununla birlikte son dönemde yaşanan terör saldırılarının da Rus turistler haricinde tatil için Türkiye' yi tercih etmeyi düşünen farklı ülke vatandaşlarının da bu niyetlerinden vazgeçtikleri açık.   Yazıda dikkat çeken başka bir vurgu da "kontrolden çıkan Erdoğan".  Tayyip Erdoğa

Ali Ağaoğlu'nun küçük ve en büyük karısına sormanız gereken bir soru bu!

Faşizmin 14 Karakteristik Özelliğini  BAKALIM TANIDIK GELECEK Mİ? Siyaset bilimci Dr. Lawrence Britt, 20. yüzyılın gördüğü en tipik faşist rejimleri (Hitler'in Almanya'sı, Mussolini'nin İtalya'sı, Franco'nun İspanya'sı, Suharto'nun Endonezya'sı, Pinochet'nin Şili'si) inceleyerek faşizmin 14 karakteristik özelliğini tespit etmiş. Britt'in çok tartışılan, hatta Umberto Eco'nun bir yazısından fazlaca esinlendiği söylenen ünlü makalesi, 'yeni başlayanlar için 14 derste faşizm'i anlatıyor: 1. Güçlü ve sürekli milliyetçilik: Faşist rejimler, sürekli olarak vatansever şiarlar, sloganlar, semboller, marşlar ve diğer ıvır zıvırı kullanma eğilimindedir. 2. İnsan haklarının aşağılanması ve hor görülmesi: Düşmandan korku ve güvenlik ihtiyacı nedeniyle, faşist rejim altındaki insanlar, 'ihtiyaç' gereği belirli durumlarda insan haklarının göz ardı edilebileceğine ikna edilirler. İnsanlar işkence, yargısız infaz, siyasal sui